Robotik teknolojinin gelişmesi hayatımızdaki birçok alanı etkiledi. Etkilediği alanlardan birisi ve en önemlisi ise tıp oldu. Gelişen robotik teknoloji ile birlikte geleneksel yaklaşıma ait olan açık ameliyatların yerine robotik minimal invaziv aletler ile yapılan ameliyatlar geldi. Hastaların ve doktorların artan talepleri karşısında robotik ameliyatlar artmaya ve yayılmaya başladı. İnsan vücudunda daha küçük kesiklere neden olması, kanamanın daha az olması ve bu sayede de iyileşmenin açık ameliyatlara nazaran daha hızlı gerçekleşmesi robotik cerrahinin açık ameliyatlara nazaran daha çok tercih edilmesinin başlıca sebepleri.
Dünya çapında tıbbın neredeyse her kolunda robotik ameliyatların egemenliği ele aldığı görülmektedir.
Ürolojiden kardiyotorasik cerrahiye kadar birçok tıp alanında geleneksel açık ameliyatlardan vazgeçildiğini görmek mümkün. Bu minimal invaziv robotlar ile prostat, mesane ve böbrek ameliyatları, apandisit ameliyatı, kalp kapakçığının onarılması, diz replasmanları ve hatta çok karmaşık ve bir o kadar da riskli olarak görülen omurga ameliyatlarını yapmak mümkün.
Hastaların ameliyatlarının bu minik aletler ile yapılmasını, cerrahların ise bu yöntemlerin araştırılmasını talep etmesi robotik cerrahinin gelişmesine en büyük faydayı sağlamaktadır. Başta sadece kardiyotorasik cerrahiye özel olan robotik destekli tekniklerin kullanımı artık jinekolojik ve ürolojik prosedürlerin yüzde ellisinden fazlasını oluşturmaktadır.
Üroloji, robotik cerrahi alanında her zaman önde gelen tıp alanı olmuştur. Hala tıbbın birçok alanında robotik ameliyatlardan yararlanılamazken üroloji robotik minimal invaziv robotları kullanarak birçok başarılı ameliyat gerçekleştirmiştir. Bu başarılar ise robotik ameliyatların geleneksel açık ameliyatlardan daha faydalı olduğunu gözler önüne sermektedir.
Minimal invaziv robotlar kullanılarak yapılan prostatektomi ameliyatları sonucunda bu minimal robotların geleneksel açık cerrahiye kıyasla sinirleri korumadaki başarısı, kan kaybını ve korkuyu azaltması nedeniyle de erektil fonksiyonu azalttığı, hastanede kalma süresini azalttığı ve daha az ağrıya neden olduğu keşfedildi.
Bu keşifler sayesinde önceden açık veya laparoskopik teknikler kullanılarak gerçekleştirilen tüm prostatektomiler için standart metod olarak robotik cerrahi benimsenmiş durumda.
Çoğu cerrah, özellikle de ürologlar, robotik cerrahinin avantajlarının dezavantajlarından daha fazla olduğu konusunda hemfikirdir. Robotik cerrahi sayesinde cerrahlar çok daha küçük alanlarda yüksek oranda bir hareket özgürlüğü ile ameliyat yapma imkanı bulmuşlardır. Tüm bunlar sayesinde minimal invazif robotlar ile yapılan ameliyatlar hastaların lehine olmaktadır.
da Vinci Cerrahi Sistemleri gibi yenilikçi ekipmanlara erişimi olmayanlar, bu ameliyatların ilerleyişi konusunda daha şüpheci bir görüşe sahip olabilmektedir. Bu robotlar kullanılarak yapılan ameliyatlar cerrahın ve kurumun deneyimine bağlı olarak açık ameliyatlara kıyasla daha uzun sürebilmekte ve daha yüksek maliyetlere neden olabilmektedir. Ayrıca cerrah geleneksel tekniğe ait olan açık ameliyatlardaki görünümün aksine robotik cerrahi kullanılarak yapılan ameliyatlarda yapıları görüntülemek için daha küçük ve sınırlı bir görsel alana sahiptir. Cerrahların robotik cerrahi için eksi olarak değerlendirdiği bir diğer durum ise robotik cerrahide dokunsal geribildirimin geleneksel açık ameliyata göre oldukça sınırlı olması durumudur. Geleneksel açık ameliyatta cerrahlar cihazlar ve hasta arasındaki bağlantıyı daha fazla hissedebildiklerini söylüyorlar.
Robotik sistemlerin dokunsal olarak hiçbir geribildirim yaratmadığı söylenemez. Bu robotik sistemlerin çoğu dokunsal geri bildirimin bir yönü olarak adlandırabileceğimiz hafif kinestik kuvvet geri bildirimi sağlar. Bu geribildirimin yeterli olup olmadığı, geliştirilmeye ihtiyaç duyulup duyulmadığını öğrenmek için ise daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulmaktadır. Tüm bu eksilere rağmen robotik cerrahinin artılarının daha fazla olduğu söylenebilir.
Yaşanan birçok gelişmeye ile birlikte bu yeni alan gün geçtikçe büyümeye devam etmektedir. Robotik teknoljinin gelişmesi tele cerrahiye de muazzam bir gelişme potansiyeli sunmaktadır. Başta sadece astronatlara ve askerlere uygulanan prosedürler 2001 yılıyla birlikte normal hastalara da sunulmaya başlandı. Ancak bu tarihten beri robotik cerrahideki gecikme süresi ve dokunsal geri bildirim ile ilgili çok fazla ilerleme kaydedilemedi.
Ürolojide robotik cerrahinin yaygınlığı son yıllarda oldukça arttı ayrıca sadece bununla da sınırlı kalmayıp tıbbın birçok alanında standart bir yaklaşım haline geldi. Tıbbın tüm alanlarında robotik cerrahiye olan talep hızla artmaya devam ediyor. Hastalar geleneksel yaklaşım yerine robotik cerrahiyi tercih etmeye devam ettikçe, eğitim programları bunu destekleyip cerrahlar araştırılmasını talep ettikçe de robotik cerrahinin bu gelişimi devam edecektir. Hatta gelecekte geleneksel yöntem dahil birçok baskın ameliyat yöntemini de geride bırakacak gibi duruyor.
*Numaranızı bırakarak kordinatörümüzün sizi aramasını sağlayabilirsiniz!